Zen bilgeleri yüzyıllardır otomatik vitesle yaşamayı bırakmanın gerekliliğini hatırlatır.
Peki; ne demek bu “Otomatik vitesle yaşamak”? Basitçe söylemek gerekirse; yaşadığımız farklı durumlara zihnimizdeki benzer varsayım ve alışanlıklarla tepki vermek diyebiliriz.
Bütün otomatik tepkilerimiz aslında o anki gerçeklikle örtüşmediği ve tamamen kurgusal oldukları için bizleri katılaştırır, hayatın akışı içerisinde korkulu bir hale sürükler.
Biz katılaştıkça hayatın salınımları karşısında iç dünyamız fazlasıyla savrulur, ‘yara aldım’ fikriyle yaşamaya başlarız. Ve bu durumlarla karşılaştığımızda korkuları tarafından yönetilen tüm insanlar gibi kendimize sığınaklar ararız. Sığınağımızı bazen evimizde, işimizde, çocuklarımızda bazen bilgelerde, doğada, inançlarımızda, bizi inançla dolduran öğretilerde, meditasyonda, bazen de ritüellerimizde ve kendi konforumuzda ararız. Farklı durumlarda aynı şeyi yapabilmenin, bildiğimizi tekrar etmenin konforuna sığınırız. Oysa şunu bilmeyiz ki bu sığınaklar gerçek sığınak değildir. Bir sel gibi üzerimize gelen zor durumlarda bize gerçek anlamda korunma sağlayamazlar.
Bizi koruyabilecek tek sığınak eğitilmiş zihnimizdir. Zihnimiz eğitilip, arındığında huzur dolu bir yuvaya dönüşür ve sahte sığınak arayışlarımız sonlanır. Korku ve endişeyle yaşamanın yerini anlayarak, keşfederek yaşamak alır. Böylece hayatın içinde yürüdüğümüz yolu keşfeder, önce kendi yolumuzu aydınlatmaya başlar, ardından bu ışığı çevremize yayarız.
İşte burası YAŞAYARAK yaşamaya başladığımız yerdir. Yaşayarak yaşayabilmek, otomatik vitese sebep olan varsayım ve inançlarımızı görüp bunların ötesine geçebilmekle başlar.
Katı kalıpların, keskin doğru ve yanlışların, mecburiyetlerin ve BEN hapishanesinin içerisinde yaşanan bir yaşamın aslında bir tür ÖLEREK yaşamak olduğunu keşfederiz. Böyle bir yaşamda aradığımız lezzet ve tatmin sadece çok kısa aralıklar içinde oluşur ve her anımız yanlış anlamaktan kaynaklanan endişe ve korkularımız tarafından yönetilir.
Taocu bilgelerin içerisinden “kırıp geçmek” diye adlandırdığı bir gözlem süreciyle bu katılığı oluşturan ve içsel dünyamızı karanlığa sürükleyen varsayım ve inançlarımızı araştırır, çelişkilerini görür ve bunları adım adım aşmaya başlarız. Her bir adımda, her bir keşifle, zihnimizin sınır tanımayan ışıltılı doğası, diğer bir deyişle gerçek potansiyeli açığa çıkar.
İlk adımda şüpheden ve olguları benleştirmekten özgürleşmekle başlayan bu süreç ilerleyen safhalarda öfke ve nefretten arınmaya, açlığın dizginlenmesine ve yanlış anlamaların ortadan kaldırılmasına doğru ilerler. İşte bu, gerçek bir özgürlük hissiyle yaşamak, başka bir ifadeyle Yaşamın Sanata Dönüşmesidir. Burası geçiciliğe yenilmeyen halinden memnuniyetin mekanıdır. Burada hayatın gerçeklerini kendi zihnimiz üzerinden keşfederek gerçek bir insana dönüşür, tamlaşırız.
Yaşama Sanatı Dersleri bu yolun ilk adımlarını 4 aşamalı bir programla aktaracaktır.
İlk 4 aşamanın tamamlanmasının ardından esas hedef, Kalp Yolu Hazırlık Eğitimi sonrasında başlayacak olan Kalp Yolu Eğitimleridir. Burada Kalp; yansızlaşan, tarafsızlaşan, kendisiyle ve dünyayla kavgayı bırakan zihin anlamındadır.
Bu derslerde iki büyük bilge öğretmenin temel öğretilerinden yararlanacağız. Bu yolu yürümüş bir çok farklı öğretmeni hatırlayacak olsak da temel konsantrasyonumuz Budha’nın Dhammapada’sı (Hakikate Ulaştıran Yol) ve Lao Tzu’nun Yol ve Erdem kitabında olacaktır.
Her bir aşamada öncelikle yaşamı doğru kavramaya odaklanacak, bu doğru anlayışın pratiğini benzersiz Qi Gong egzersizleriyle destekleyeceğiz.
- Aşama: Zihin ve Enerji
Yaşama sanatına uzanan yol insanın kendi zihnini keşfetmesiyle başlar. Ancak bu şekilde zihnin her zaman ışıldayan doğası açığa çıkarılabilir ve sınırsız potansiyeli kullanılabilir. Her birimizin, herhangi bir dogmaya maruz kalmadan, zihnin efendi ve patron olduğu gerçeğini birinci el deneyimle keşfetmemiz gerekir. Buradan; zihni sınırlayan, kökleri korkulara uzanan sahte ego kalıplarından özgürleşerek yaşama şansı doğar. Bu aşamada zihnimizin gerçek doğasını hatırlayacak ve bulunduğumuz yere geleceğiz. Aynı zamanda bedenin ve omurganın sağlığına ve enerji (Chi) gelişimine destek olacak temel bir pratik kullanacağız. C’han ekolünün önemli okulu Da Mo Pai’nin kurucusu, aydınlanmış usta Boddidharma tarafından bizlere ulaştırılan bir teknik olan Yi Jin Jing ile beden ve enerji güçlenmeye aynı zamanda organlar zehirlerden arınmaya başlayacaktır.
Süre: 1 haftasonu (sınıfiçi) eğitimi ve 3 online (1.5 saat) buluşma
- Aşama: Zihin ve Gevşeme (Farkındalık)
Bu aşamada zihnimizde varolan sanrıların nasıl farkındalığı kaybettirerek bizi bu hayatta gerilim ve strese maruz bıraktığını keşfedeceğiz. Bedende enerjinin rahat akabilmesi ve zihnin esnekliğe kavuşup canlanabilmesi ancak gevşeme ile mümkündür. Bedende kalıcı zırhlarla yer eden bu katılaşma hali hem nefesin serbest kalmasını engeller hem de zihnin hapsolmasına sebep olur. Bu haldeyken zihin olumsuzluklara yapışır, takıntılar geliştirir. Bu da bilinmezliği riskli gören, ondan korkan ve sürekli çatışan içsel bir hal yaratır. Bu çatışmanın kendisi temel problemimizi yaratır: ızdırap ya da stres. Oysa zihnin takılmamayı öğrenmesi en önemli konudur. Bu noktada stres ve gerilim olgusunu doğru anlamak, beden ve zihnin gevşeyebilmesini sağlamak gerekir. Bunun tek yöntemi Sati yani Tam ve Doğru Farkındalıktır. Zihnimizde doğru anlayışa yatırım yaparken; yüzyıllar önce kadın şamanlar tarafından geliştirilen Xing Shen Zhuang Fa tekniği ile omurga ve bedenimizde mükemmel gevşeme doğrultusunda çalışacağız. Farkındalığı zihinsel ve bedensel hareketin merkezine koyarak yapılan bu çalışma, omurganın esnek doğasına geri dönmesini ve bedende enerji akışının düzenlenmesini sağlar. Omurgadan bedene yayılan sinirlerin serbest kalması ile organlara enerjinin rahat akması mümkün hale geldiği için bedendeki bazı rahatsızlıklar ortadan kalkar. Ayrıca bedeni yeni bir gevşeme seviyesine ulaştıran bu pratik stresli durumlara yakalandığımızda farkında olmamızı destekler.
Süre: 1 haftasonu (sınıfiçi) eğitimi ve 3 online (1.5 saat) buluşma
- Aşama: Zihin ve Nefes
C’han ve Taocu öğretilerde Nefes içsel simyanın yani enerjinin rafine hale gelmesinin en önemli aracıdır. Nefes, Beden ve Zihin insanın üç hazinesidir ve doğru çalışmalar ile biraraya geldiklerinde gerçeği anlamamızı sağlayacak bilgeliği canlandırır. Güçlenen enerji ile birlikte gerçeği gerçekte olduğu gibi görebilmemizi sağlayacak şekilde zihnimiz arınır. Bu aşama itibariyle özellikle göğüs kafesi ve omurganın esnemesi ile beden artık Nei Gong çalışmaya uygun hale gelir. Zen ve Taocu okullarda kullanılan ve gizli tutulan nefes tekniği Nei Gong ile yaşamsal enerjimiz artarken, stres durumlarında zihnimiz giderek teflonlaşır, takılmayan bir hale ulaşır. Bu da hayatı doğru bir anlayışla yaşamamızın temelini oluşturur.
Süre: 1 haftasonu (sınıfiçi) eğitimi ve 3 online (1.5 saat) buluşma
- Aşama: Kalbi Uyandırma
Kalp; taraf tutmayan, bölüp ayırmayan zihindir. Ben ile ben olmayan; ben ile dünya; ben ile diğerleri; bulunduğum yer ve ulaşmak istediğim yer arasında ayrım yapmaz, çatışma yaratmaz. Zihin yansızlaşıp, tarafsızlaştıkça yaşayarak yaşamaya başlarız. Tarafsız, yansız bakabilme pratiğini Kalbi Uyandırma buluşmalarında hayata geçireceğiz. Bu aşamada teorinin ötesine geçerek, kendimizle teması güçlendirip içsel anlayışı yani kalbi uyandırmaya odaklanacağız. Şimdiki zamanı kullanmayı öğrenerek varsayım ve inançlarımızın üzerimizdeki etkilerini gözlemleyip, kendi zihnimizi anlamaya odaklanacağız. Potansiyelimizi hayata geçirebilmenin tek yolu olan sorgulayabilme gücümüzün temellerini atacağız. Böylece kendi fikirlerimizden özgürleşip durumları olduğu gibi görebilmenin ve bu durumlar tarafından ele geçirilmeden yaşamanın yol ve yöntemlerini birlikte keşfedeceğiz.
Süre: 2 yüzyüze buluşma ve 3 online (2 saat) buluşma