SongFaGong

İçinde bulunduğumuz günlük gerçeklik, bilincimizin bir bölümü tarafından ve kısıtlı olarak algılanabilmektedir. Gerçeğin bu şekilde kısıtlanması, günlük hayat içinde bir amaç doğrultusunda hareket edebilmemizi sağlar. Bu kısıtlama bilincimizin bir bölümü tarafından yapılmaktadır. Bilincimizin ya da ruhumuzun bu bölümü, Taocular tarafından Hun olarak adlandırılmakta, Budist edebiyatta ise Maymun Zihni olarak bilinmektedir.

Maymun zihni, ruhumuzun daha büyük bölümü olan (ve eğitimlerimizin 5. Aşama’sında üzerinde çalışacağımız) Shen ya da mutlak zihnimiz (ruhumuz) gibi her şeyi bilme gücüne sahip değildir. Maymun zihni, içinde bulunduğumuz gerçekliği yalnızca duyularımız, duygularımız ve düşüncelerimiz aracılığı ile bilebilir; çünkü bu zihin bedenimizle varolur ve bedenimizle yok olur. İşte ölümden ve yok olmaktan korkan zihnimiz bu zihnimizdir. Oysa hakikatte asla yok olamayız. Kendimizi her şeyden ayrı, kopuk, yapayalnız ve korku içinde hissetmemize neden olan da bu zihindir.

Bilincimizin bu bölümü, dışarıdan gelen uyarıcıları ya da düşüncelerimizi hatalı yorumladığında (ki hatalı yorumlamaya eğilimlidir) ortaya STRES olarak adlandırılan durum çıkar. Stres yalnızca yaşamsal enerjimizi emip, yaşamsal koşullarımızı daha da kötüye götürmekle kalmaz aynı zamanda her tür hastalığa ve zihnimizin bozulmasına da zemin hazırlar.

STRES denetlenmediği sürece, sağlığın düzelmesi, yaşamsal enerjinin artması ve “mutluluk” olarak adlandırılan varoluş durumuna ulaşılması olanaksızdır. Bu sebeple eğitimlerimizin 2. Aşama’sında ilk olarak, Hun’un denetimini ele geçirmeyi ve onu yönetmeyi öğreneceğiz. 2. Aşama eğitimimizin devamında ise bu gevşeme becerisi kullanılarak, daha büyük zihnimizin ya da ruhumuzun, bedenimiz olarak adlandırılan ve bilincimizi barındıran “çerçeve” ya da “kalıp” ile birleşmesini sağlamaya çalışacağız. Bu amaçla “Beden ve Zihin Formu” olarak tanımlanan bir çalışma kullanacağız. Beden ve Zihin Formu, yakın zamana kadar faaliyet gösteren dünyanın en büyük ilaçsız hastanesinde çok sayıda hasta üzerinde büyük bir başarıyla kullanılmıştır. Omurganın canlanmasını ve beyni dolduran serebrospinal sıvıların rahatça hareket etmesini sağlar. Bu sayede beynin ve sinir sisteminin canlanmasını, bedenin bebeklikteki mükemmel haline geri dönmesini sağlar.

Düzenli uygulandığında şu faydalar görülebilmektedir:
• Omurgadaki bozuklukların düzelmesi.
• Bel ağrılarının geçmesi
• Omurgadaki bozukluklara bağlı iç organlarla ilgili sorunların iyileşmesi
• Kanserde iyileşme hızının artması
• Osteoporozda iyileşme
• Fıtık sorununun hafiflemesi ya da ortadan kalkması
• Baş ağrılarının iyileşmesi
• Kronik yorgunluğun bitmesi
• Depresyonun düzelmesi
• Kişinin kendine güveninin artması
• Günlük enerjide artış
• İç organların toksinlerden arınması
• Enerji meridyenlerinin temizlenmesi ve açılması
• Ense, boyun, kürek kemiklerinin arası, bel, kalça, göğüs gibikan durgunlaşması ve ona bağlı olan gerilimlerin oluştuğu bölümlerin rahatlaması ve buralardaki enerjinin harekete geçmesi.
• Beyin yarı küreleri arasında iletişimin güçlenmesi
• Lenfatik sistemdeki dolaşımın rahatlaması
• Duyguların dengelenmesi
• Bağışıklık sisteminin güçlenmesi
• Derinin elektrik direncinin ve dış koşullara karşı dayanıklılığın artması
• Hormonal sistemin iyileşmesi
• Metabolizmanın düzenlenmesi
• Erkeğe özgü gücün ve kadına özgü zarafetin bir araya gelmesi ve bu sayede ruhsal gelişimin hızlanması